DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Herkes Biraz Lider Değil mi?

Sesli Dinle

Dedik ya liderler yalnız insanlardır. Gerçekleri duyabilecekleri kimsecikler yoktur yanlarında.

Herkes Biraz Lider Değil mi?
25.04.2022
7.460
A+
A-

Selam olsun siz dostlara.

Lider…

Zekâsıyla, kudretiyle, heybetiyle ve saltanatıyla görenlerin özendiği, heyecanlandığı, kıskandığı büyük insanlar.

Oysaki gerçekler hiç de göründüğü veya sanıldığı gibi değildir. O kudret sahibi isimler yalnızdır, kimsesizdir, güven duygusuna muhtaç, huzura aç, mahzun insanlardır.

Etraflarındaki örgü iki sınıf insanla çevrilidir.

Liderin lütuflarından nemalanan, kazanç sağlayan ve bu halin devam etmesi için çabalayan insanlar liderlerin en yakınındadırlar. Onların korkusu daha fazla kazanamamak, kazanımlarının son bulması veya ellerinden kayıp gitmesidir. Bu nedenle konumlarını koruyabilmek adına mesailerini liderin hoşuna gidecek eylemlerin temini veya liderlerin sözlerinin kutsiyetini ifade etmek, uzmanlık alanları olan “emredersiniz, çok haklısınız” demekten ibarettir.

Bu sınıf da kendi içinde bölümlere ayrılır. Mesela ilk örnekte bahsedilenin aksine misyon yüklenmiş olanlar vardır. Diğer gruptaki insanlar gibi konumlarını, kazanımlarını korumak adına liderin emirleri doğrultusunda sözde zıt söylemleri haykıran, esasen liderine söz hakkı doğuran veya liderin saldırıya maruz kalmış masum gibi görünmesini bu sayede taraftarlarının artmasını sağlayan kesimdir bunlar.

Bir diğer sınıf ise liderin yanında yer alamamış yeni lider arayışında ya da muhalif lider etrafında yer alan kesimdir. Bunlar da aynı prensiplerle, aynı hedefle aynı mesaileri, farklı isim için yaparlar.

Liderlerin en güvendiği isimler olan aile üyeleri ise ayrı bir dert dünyasıdır. Aralarındaki kıskançlıklar ya da güç savaşları yine liderlerin üzerindeki görünmez yüktür. Bu gerçeğin en açık hali lider olan ismin ebediyete göçüyle başlayan miras savaşları ile kendini gösterir.

Dedik ya liderler yalnız insanlardır. Gerçekleri duyabilecekleri kimsecikler yoktur yanlarında. Onların korkusu en masum ihtimalle liderliği kaybetmeleri halinde görmeye alıştıkları itibarı görememek olur. Liderlikleri süresince edinilmiş hasımlıkları veya bir takım eylemlerin vebali ve hesabı yürek derinliklerinde yatan ayrı bir sorundur. Bu nedenle etrafındaki sözde sevenlerini korumak, etraflarında tutabilmek adına savaşır dururlar. Yani aile dediğimiz en küçük, en temel devlet olarak kabul gören kutsiyeti olan yapı dahi bu isimler için samimiyet ve sadakat kavramına uzaktır.

Birçok sebep silsilesi içerisinde yer alan bu gerçeklikler liderlerin konumlarını korumak adına her geçen gün zorlaşan şartlar gereği legaliteden uzaklaşabilirler. Bu durumu fark etmezler ya da bunu sakıncalı görmezler.

Geçtiğimiz hafta satırlara nakşederek lütuflarınıza arz ettiğim “Cumhurbaşkanı Adayı Cem Yılmaz” başlıklı yazım sebebiyle hafta boyunca birbirinden farklı onlarca tepki aldım. Kimileri bizlerin Ukrayna ile benzer kader yaşama benzetmesiyle sitem etti, kimileri ise beytülmal ile verilen ziyafetlere serzenişlerini paylaştı. Vakti zamanında aynı beytülmal ile verilen ziyafetlerden ve patlatılan şampanyalardan bahisle şikâyet edenlerde oldu.

Bu tepkilerin her birine ayrı ayrı katılmakla beraber ifade etmeye gayret ettiğim esas olgunun her bir tepki içerisinde sabit kalması gerçekliği inkâr edilemez netlikte olsa gerek.

“Anlatılan söz değil, anlaşılan önemlidir” denir ya hani, gerçekten en anlamlı öğretilerdendir.

Yoğun iftar programlarında sayısız mesajlar, sayısız gündemler dillere pelesenk olmakta. Yakın tarihlerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Ak Parti’nin kurulduğu günden bugüne kadar kadrosunda yer almış, Milletvekilliği, Bakanlık, Parti Yöneticiliği yapmış çok sayıda isim konuk edildi.

Bu programda Ak Parti Genel Başkanı konuk yol arkadaşlarına hitaben bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın içeriğine dair somut bir fikir sahibi olamamanın şaşkınlığını yaşıyorum.

Programa katılan isimlerden veya o isimlerin yakın çevrelerinden edindiğim ilk bilgi, önümüzdeki seçimin zamanında yapılacağı ve özenle çalışma yürütülmesi yönünde bir konuşma olduğu şeklindeydi.

Daha sonra seçimin her an olabileceği şeklinde düşünülerek çalışmalara başlanması gerektiği, erken seçim, baskın seçim gibi tanımlarla ifade edilen seçimin zamanından önce olacağı yönünde açıklama yapıldığına dair yorumlar aldım.

Bir başka yorum ise bu seçimin çok önemli olduğu iktidarın korunduğunun kesin olduğu ancak mümkün olan en büyük çoğunluk ile iktidara gelinmesi yönünde gayret edilmesinin anlatıldığı konuşma olduğu yönündeydi.

Bu yorumların hangisini dikkate almak gerekir diye düşünürken yeni yorumlar eklendi.

Önümüzdeki seçimin kaybedilmesi demek şu zamana kadar yapılan işlerin tamamının sorgulanması demek olacağı, seçimin kaybedilmesinin bir kişinin değil tüm kadroların sorunu olacağının anlatıldığı ifade edilmiş.

Bir başka yorum, seçimin bu hal ile kaybedilmesinin büyük olasılık olduğunun altı çizilmiş ve acilen çalışmalara ağırlık verilmesi gerekliliği belirtilmiş.

Aynı etkinlikte, aynı kişiden bu kadar farklı sonuçlar çıkan bir konuşma yapılamayacağına göre acaba o konuşmanın metnini bulabilir miyim, ben de okusam nasıl bir sonuç çıkar diye düşünmedim değil?

Bu arada hepimiz bir yerlerde, biraz da olsa lider değil miyiz?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.