DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Geçmiş Olsun mu?

Sesli Dinle

Her zaman dediğimiz gibi olaylar ve kişiler değişir, olgu ve esas aynıdır. Şu zamana kadar seçim sürecine girdiğimizde “Sen şöyle yaptın, sen böyle yaptın” üzerine kurulu söylemlerin haricinde akıllarda kalan ne var? Bir Anadolu tabiri olan “Kazan kazana dibin kara, seninki benden kara” sözü sanırım bu durumu açıklıyor.

Geçmiş Olsun mu?
15.11.2021
9.358
A+
A-

Memleketim, milletim diyen, satırlarımızı okuyan, sesimize kulak veren güzel insanlara selam olsun.

İnsan üzücü öngörülerinin gerçek çıkmaması için içten içe dua eder, kalbinde sızı çeker ya hani, kimi zaman o hislere sahip insanları görür gibi oluyorum. Kimi zamanda kendimi onlardan biri gibi hissediyorum.

Bu hafta gündemi izlediğimde sanki 1995’li yıllarda gibi hissettim kendimi.

Merhum Necmettin Erbakan’ın iktidara gelişinin ardından heyecanlı kimi partililer talip oldukları kadroların sorumluluklarını taşıyabileceklerini, gerekli vasıflara sahip olup, olmadıklarını sorgulamadan, devlet kurumlarında ki makamlara gelmek için koşuşturur olmuştu. Mücahitler ise müteahhit olarak anılmaya başlamıştı. Tabi bu isimler arasında işinin, talip olduğu, getirildiği görevin hakkını verenlerde yok değildi.

Hükümet, ortaklarıyla birlikte kimisi başarılı, kimisi başarısız, kimisi doğru, kimisi yanlış birçok hizmete imza atmıştı.

İslam dini ile ne kadar bağdaştığı şaibeli oluşumların, isimlerin haddi aşan veya bir hedef iradesiyle bilinçli olarak yaptığı ve vitrinde ki yerini alan eylemler hükümetin sona erişinin sağlam temellerini atmıştı. Durumu fark eden Başbakan Erbakan, muhalif tarafları mutlu ederek hükümete can vermeye çalışmıştı.

Örneğin bugün halen bürokraside ki kimi dillerde gezer “En büyük iyileştirme ve zam Erbakan döneminde verildi” sözleri. Fakat bu hamleler sonucu değiştirmemişti.

Refah-Yol hükümetinin sona ermesinin ardından partinin ileri gelenlerinden bir isim, benimde bulunduğum ortamda tespitlerini paylaşmıştı. “Biz dostlarımız zaten elde, hasımlarımızı yumuşatalım, kazanalım dedik.” Sözleri aklıma kazındı her nedense.

Halen genel seçimlerin mümkün olan ilk fırsatta yapılacağına inanıyorum, bu inancım şuan ki yönetimi belirleyen seçim gecesi aklıma yer etmişti. Hatta iddia ediyorum yapılacak erken seçim sonrası, genel seçimler, 2 yıl içerisinde yine erken seçim olarak yapılmak zorunda kalınacak.

TRT payı elektrik faturalarımızdan kaldırıldı, elektriğe indirim uygulanacak, KHK’lara çözüm arayışı, EYT telaşı, Ek Gösterge bolluğu, Asgari ücrete zam, kamu kurumlarına personel alımları, milli ve manevi söylemlerin artması gibi gelişmeler erken seçim inancımı perçinliyor.

Fakat bazı hususlar aklımı kurcalıyor. Örneğin EYT nasıl uygulanacak, bir banka personelinin emekliliğinde ödenecek tazminat bir milyona yakın rakama tekabül ediyor. Ekonomik kriz durumu hepimizin gündeminde, hükümet harcamalarını disipline etmek yerine aksine vitrine koyduğu yatırım söylemleri ve işleriyle harcama kalemlerini arttırıyor. Zamlarla veya tahsil kabiliyeti azalan vergilerle bütçeye, giderleri karşılayacak giriş sağlanabilir mi? bilemiyorum. Veya şehir efsanelerine dönüşen uçakla para geldi, konteynerlerle limanda paralar hazır hikâyeleri gerçek olsa dahi derde derman mı yoksa yaraya pansuman mı olur, devlet kasasına ulaşır mı? Ayrı bir muamma.

Seçim olasılığını gösteren bir belirti daha var. Şöyle ifade edeyim. Futboldan hiç anlamam, bu zamana kadar bir kez futbol maçını izlemeye gitmiştim. Türkiye- San Marino maçının Ankara’da oynandığı zamandı. Galatasaray’ın TRT’de yayımlanan şampiyonluğunu da kısmen izlemiştim. Bunun dışında futbolla hiç ilgim olmamakla birlikte, bilgimde yoktur. Geçtiğimiz günlerde misafiri olduğum futbol tutkunu dostum izlediği maça öyle kitlenmişti ki bende izlemek zorunda kaldım. Bir futbolcu topla ilerlerken, rakip futbolcu topu almak veya çalım atmak için değil, rakibini yıkmak için koşuyor, hamle yapıyordu. Üzerine gelindiğini gören futbolcu ayağında ki topu değil kendini korumak için gardını alıyordu. Hatırımda kalan futbol veya spor böyle değildi. Buna benzer sahneyi İstanbul’da metrobüse binme mücadelesi verirken de görmüştüm. Amaç önce binmek ve koltuk kapmak veya mutlak binmek üzerineydi, İstanbul’da yaşayan dostlar bu konuda bana hızlandırılmış bir strateji dersi dahi vermişti.

Her zaman dediğimiz gibi olaylar ve kişiler değişir, olgu ve esas aynıdır. Şu zamana kadar seçim sürecine girdiğimizde “Sen şöyle yaptın, sen böyle yaptın” üzerine kurulu söylemlerin haricinde akıllarda kalan ne var? Bir Anadolu tabiri olan “Kazan kazana dibin kara, seninki benden kara” sözü sanırım bu durumu açıklıyor. Ak Partinin videolu söylemlerine, İyi Parti aynı şekilde yanıt verdi.

Yine bu haftanın hatırda kalanları olarak iki sohbeti sizlere arz edeyim. Bir sayın bakanımızın evinde ki mutfak personelleri konusu ilgimi çekti. Haftanın bilmem kaç günü Türk mutfağına hakim aşçı, diğer günler yabancı kültür lezzetlerine hakim aşçı görevliymiş. Birde normal aşçı varmış. Diğer personelleri ya da kaç bakanlık vardı, oralarda durumlar nasıl, birde büyük devlet bürokratlarımız var onlarda vaziyet nedir? Sayarak sizleri yormayayım.

Bir diğer sohbet ise, meslek büyüğümüz, dostumuzla aramızda geçti, her zaman ki gibi olmadık bir konunun nasıl olabildiğinin serzenişindeydik. Konuşma sırasında aklıma takılan “Gözü namazda olmayanın, kulağı ezanda olmaz” atasözü serzenişimize yanıt oldu, konunun ilgililerce dert sayılmadığını kabullenmiştik.

Tarihsel tecrübeyle somut, merhum Erbakan’ın lütuflarının karşılık bulamaması gibi anlık sunumlar halkı çok tatmin edecek gibi görünmüyor, hele ki aradan geçen yıllarda toplumsal olarak artan doyumsuzluğumuz, lüks tutkumuz düşünüldüğünde bu zor olasılık sanırım. Refah-Yol hükümeti dağıldığında liderleri ve az sayıda ki çalışma arkadaşları siyaseten pasifize olmuş, kimi konularda adli süreçlere tabi kalmışlardı. Onların danışmanları, bürokratları ve kimi siyaset arkadaşları ise yeni oluşumlara hızla adapte olmuş, yeni görevlere, yeni söylemlerle yelken açmışlardı.

Güzel bir tevafuk ile satırlarıma son veriyorum. Bugün 10 Kasım ve şuan sabah ezanını dinleyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ e, bu vesile ile onunla birlikte, Müslümanı veya gayri müslümüyle, Çerkes’i, Ermeni’si, Laz’ı, Arap’ı, Kürt’ü, Rum’uyla tek yürek olan, vatan mücadelesi veren ecdadımıza, atalarımıza,  her bir ferde rahmet diliyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.