DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Fark Edemediklerimizi Fark Edebilmek

Belki de insanın hayattaki en büyük kavgası kendiyle, sesli ya da sessiz. Bazısı çığlıklar atar benim bir sorunum var, bana bakın bana yardım edin diye, bazısı da öyle bir içine atar ve yok sayar ki, kendine söyleyemediği tüm…

Fark Edemediklerimizi Fark Edebilmek
23.03.2022
3.222
A+
A-

Zamanın nasıl bu kadar hızlı olduğuna inanamıyorum bazen. Uyuyorum, uyanıyorum pazartesiden cumaya uyanmışım gibi hissediyorum. Eskiden çok isterdim zaman hızlı aksın, her şey çok hızlı değişsin diye, ama yaş aldıkça bu fikir tepetaklak oldu. Çünkü artık hayata yetişemiyorum, belki de değişime yeterince ayak uyduramıyorum gibi bir his oturup kalıyor yüreğime. Hayatı kaçırıyoruz, çevremizdeki insanlardan uzaklaşıyoruz.

Ben gün içinde hep müzik dinleyen bir insanım, ders çalışırken, yürürken, kitap okurken, yazı yazarken gibi her an bir şekilde sessiz kalmaya izin vermeden moduma göre müzik açıyorum ki çoğunlukla hareketli olanları tercih ediyorum. Geçenlerde yürüyüşe çıktığımda kulaklığımı unutmuşum müzik açamadım (aklımdan o eleştirdiğim gençler gibi müziği açıp sesli dinleyerek yürümek geçmedi desem yalan olur.). Yürümeye başladığım an kafamın içinde konuşmalar başladı, çözdüğüm çözemediğim, unutmak istediğim ama beceremediğim gibi ne varsa bir film şeridi gibi geçti zihnimden. O şekilde etrafımdan kopup yürüdüğümü fark ettim bir ara. Ve o an şunu düşündüm ki ben galiba zihnimi susturup onunla yüzleşmemek için hep müzik dinlemeyi tercih ediyorum ki ses olsun. Hep ses hep gürültü olsun kafamın içinde benim kendi sesimi bastırsın. Ama insan nereye kadar kaçabilir ki. Kendisiyle konuşurken tahammülü olmayan bir insan kendisiyle alakalı gerçeklerle yüzleşemez veya yüzleşebilmesi çok fazla zaman alır. O zaman eskisi kadar müzik dinlememeye çalışıyorum ya da müziğin sesini kısıp dinliyorum. Zihnimde neler neler dönüyor bir bilseniz. Bir şey çözdüm mü şimdiye kadar hayır ama dillendirmeye korktuğum bazı şeyleri bari kafamın içinden geçirirken fark ettiğim şeyler oluyor ve bunu bile kendi adıma bir gelişme olarak görüyorum.

Diğer farkına vardığım bir konuda şu ki; duyarsızlaşıyoruz. Mesela en basitinden yürürken hafta sonları evimizin etrafındaki sokak aralarını tercih ediyorum. Aynı sokakları kaç kere yürümüşümdür emin değilim ama o kadar farkında olmadan yürümüşüm ki. Etrafımdaki evler nasıllar, ne renkler, kaç katlılar. Sanki algılarımı aldırmışım, dikkat denen şeyi asla kullanmamaya yeminliymişim gibi hissettim. Bazen meditasyonlarda duyuyorum; şimdi etrafına bak, ne görüyorsun, rengini nasıl görüyorsun, parlaklığı nasıl koyumu açık mı gibi daha algıya yönelik yönlendirmeler. Yalan yok çok sıkıcı ve basit gelirdi kulağıma. Ama etrafıma karşı bu kadar dikkatsiz ve gelişi güzel olduğum için bu basit gibi görünen yönlendirmelerin aslında gerçeğe insanı iten bir şey olduğunu anladım. Hep deriz ya bakmakla görmek farklı şeyler diye. Evet, bir sokakta yürüyorum ama nasıl bir sokak, neye benziyor, nelerle çevrili? Bu soruların cevapları hep yüzeysel ya da yok.

Kendime daha dikkatli olacağımın sözünü veriyorum ben kendi adıma. Peki ya siz? Ne kadar dikkatlisiniz? Etrafınızda olan değişiklikleri ne sürede fark edebilirsiniz? Yanından geçip gittiğiniz temizlik görevlisine kolay gelsin demeyi çok mu görürsünüz yoksa o zaten o sokağın bir parçası gibi düşünüp yanından geçip gider misiniz?

Belki de insanın hayattaki en büyük kavgası kendiyle, sesli ya da sessiz. Bazısı çığlıklar atar benim bir sorunum var, bana bakın bana yardım edin diye, bazısı da öyle bir içine atar ve yok sayar ki, kendine söyleyemediği tüm eksiklikleri, elde edemediği başarıları çevresindekileri eleştirip aşağı çekerek mücadeleyi kazandım sanır.

İnsan doğası çok garip bir yaratım. Hiçbir zaman kendimizin ve potansiyellerimizin %100 fakına varmadan ölüp gideceğiz gibi. Kafamızdaki sesleri bastırmaya çalışmadan geçireceğimiz bir hafta olsun, bakalım kim kazanacak…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.