DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Duygusal Zekâ Neden Önemlidir?

Sesli Dinle

Kendisini tanıyan, çevresindeki insanların hislerini anlayan bireyler olmanız temennisiyle.

Duygusal Zekâ Neden Önemlidir?
19.02.2021
6.949
A+
A-

Sayısal zekâ (IQ), birçoğumuz tarafından bilinmekle birlikte, başarı-başarısızlıkta önemli bir kriter olarak hayatımızın birçok merhalesinde karşımıza çıkmaktadır. Sayısal zekâ kadar olmasa da son zamanlarda daha fazla gündeme gelen, duygusal zekâ kavramının gün geçtikçe daha sık kullanıldığını görüyoruz.

Farklı tanımları yapılmakla birlikte Goleman duygusal zekâyı; kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatminini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve ümit besleyebilme yeteneği olarak tanımlıyor.

Duygusal Zekâ kavramı yeni bir terim gibi düşünülse de 1920 ve 1930’lu yıllarda IQ kavramının popülerleşmesinde etkili olan Teorindikse, bir makalesinde duygusal zekânın bir kısmı olan sosyal zekânın başkasını anlayabilme ve insan ilişkilerinde akıllıca davranabilmenin IQ’nun başlı başına bir parçası olduğunu öne sürmüştür. Dönemin bilim adamları bu konuda Thorndike’ı desteklememişler ve sosyal zekâya karşı kuşkucu bir tavır takınmışlardır. İlerleyen zamanlarda yapılan çalışmalarda zeki kişi tarifinde pratik insan vasfına yer verilmesi duygusal zekânın önemini destekleyen bir gelişme olmuştur.

Salovey ve Mayer ilk kez 1990 yılında duygusal zekâ kavramını kullanmışlardır.1996 yılında Goleman duygusal zekâ adlı kitabında iki tür zihnimiz olduğuna yer vermiş ve kavramın gelişimine önemli katkıda bulunmuştur.

Farklı tanımları yapılmakla birlikte Salovey ve Gardner duygusal zekânın ayrıntılı bir tanımını yaparak, beş ana başlık altında incelemişlerdir:

Özbilinç: Kişinin kendini tanıması, bulunduğu duygunun farkında olmasıdır. Yaşam boyu insanın hâkim olması gereken bir beceridir. Bulunduğumuz duygu durumunu doğru tespit etmemiz ve ona göre hareket etmemiz sağlıklı bir iletişime sahip olmamızı sağlar. Aksi halde, kendimize karşı nesnel bir bakış açısıyla bakamazsak, sübjektif düşüncelerle yaklaşırsak duyguların, sorunların çözümünde doğru kararlar alamayız. Duygularının farkında olan kişiler meslek tercihlerinde ve özel hayatlarında müspet kararlar alabilirlerken, duygu kontrolü olmayan, kendisini yeteri kadar tanımayan kişilerin menfi kararlar almaları muhtemeldir.

Duygularını idare edebilmek: Özbilinç basamağının bir sonraki kısmını oluşturur. Hayat karşısında yoğun kaygı, karamsarlık, başarısızlık neticesinde duygusal başarısızlığı ele alıyor. Güncel durumla ilişkilendirmemiz gerekirse, pandemi dönemiyle birlikte insanların yeni yaşam tarzına ayak uyduramaması, sürecin ne zaman biteceği konusunda kesin bir tarih olmaması nedeniyle insanların kaygı bozukluğu yaşamasını verebiliriz. Bu durum, duygularını kontrol edemeyen kişiler için geçerli. Kendiyle yaşamayı bilen, hayatta karşılaşmış olduğu olumsuzluklara karşı direnen, sorun yapmayan duygu kontrolünü sağlayan kişilerin daha sağlıklı geçirmeleri ihtimal dahilindedir.

Kendini harekete geçirmek: Kişilerin yaptıkları işlerde tıkanıp kalmaması, üretken ve verimli olması için gereken bir özelliktir. Hedeflerini gerçekleştirmede, duyguları bir amaç doğrultusunda kullanmak, dikkat edebilmek, harekete geçebilmek için gereklidir. Başarısızlıkta ya da istenmeyen bir durum karşısında mağlubiyeti kabullenmek yerine, kişilerin kendilerine yeni hedefler koyması, güdülenmesini ilgili kısma örnek verebiliriz.

Başkalarının duygularını anlamak: Başkalarının duygularını anlama ve karşımızdaki kişiye ifade etmeyi empati olarak tanımlamıştık. Empati, etkili ve sağlıklı iletişim için önemli bir husustur.

İlişkileri yürütebilmek: İlişki sanatı, büyük ölçüde başkalarının duygularını idare edebilme sanatıdır. İletişimde bu becerileri gelişmiş kişiler, insanlarla sorunsuz bir etkileşim sürdürmeye dayalı her alanda başarılı olur ve sağlam sosyal ilişkiler ortaya koyarlar.

İlgili maddelerdeki duygusal zekâ vasıflara haiz insanlar hayatın zorlukları karşısında mücadele etmekten kaçınmazlar. Güçlü ve zayıf yönlerini bilirler ve olumsuz durumlar karşısında motive olurlar. İnsan ilişkileri ve yönetimi konusunda güçlüdürler. Fevri çıkışlarda bulunmazlar. Duygularına hâkim olabilirler.

Düşündüğümüzde IQ’su yüksek birisi mühendislik alanında başarılı olabilir. Kurumsal bir firmada iyi bir personel olarak devam edebilir. IQ ile birlikte duygusal zekâsı yeterli seviyedeyse risk alır, yeni girişimlerde bulunabilir. İnsan ilişkileri neticesinde yeni iletişim ağı oluşturarak iş hayatındaki hedefe ulaşabilmek için kendini motive eder. Yapılan araştırmalarda bu tezi doğrular nitelikte. İki yüz şirket üzerinde yapılan araştırmaya göre, performans üzerinde duygusal zekâ, IQ ve teknik becerilerden iki kat daha önemli. İş performansının %58’ini EQ belirliyor. Yüksek performans gösteren yüz yöneticiden doksanının duygusal zekâsı yüksek. Yüksek iş performansını sağlayan becerilerin %67’si duygusal zekâ ile ilişkili. Yine duygusal zekâsı yüksek olanlar düşük olanlara göre daha fazla kazanıyor ve EQ’daki bir puanlık artışın çalışan maaşına fazladan 1300 dolar eklediği hesaplanmış.

Duygusal zekâsı yüksek olan kişiler hayatta genel anlamda iktisadi, sosyal açıdan başarılı karakterler oluyorlar. Bunlar hayatta önemli değerler; ama farkındalığı yüksek, kendine ve başkalarına saygılı, toplumsal değerlere duyarlı, ne hissettiğini bilen bireyler yetiştirilmesi insanlar için daha önemlidir. Goleman bu durumu şu sözlerle destekliyor: “Kendisinin ne hissettiği hakkında hiçbir fikri olmayanlar, çevrelerindeki kişilerin ne hissettiğini anlamaktan tamamen acizdirler.”

Kendisini tanıyan, çevresindeki insanların hislerini anlayan bireyler olmanız temennisiyle.

 

Kaynakça: Daniel Goleman-Duygusal Zekâ Neden IQ’dan Önemlidir?

YORUMLAR

  1. Abidin imal dedi ki:

    Mehmet hocam yine çok başarılı Bir köşe yazısı olmuş