Değer Biçilemeyenler
Bazı şeylere değer biçilemez. O anlar iyi ki varlardır ve hayatımızdan iyi ki öyle bir an geçmiştir. Öyle zamanları bir daha yaşayamayız bazen öyle tek ve biriciklerdir.
“Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır
Parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.” Edip Cansever
Eleştiri yapmanın ne kadar yanlış ya da insanın iyi tarafını yiyip bitiren bir şey olduğunu bilsek de karşı koyulamaz insani içgüdülerle istemsizce yapmaya devam ediyoruz. Aslında eleştirdiğimiz şey bizim yapamadığımız ya da yapmak istediklerimiz olabilirmiş. Yani eleştirdiğimiz çoğu zaman kendimiziz. Kimin eksik bir yerini eleştiriyorsak, kendi eksik olan yanımızdandır. Karşıdakinde olmayan yanlış olan şeyi vurgularız ki bu aslında ben hiç öyle bir insan değilim şeklidir. Kendimizi insanların gözünde aklıyoruzdur. Oysa ne gerek var buna ya da neden gerek duyuluyor böyle bir şeye.
Neyse ki hayatta umut hep var veya bize umut veren umut olan insanlar. Birbirini yargılamadan, belli bir kalıba sokmadan beraber yaşamayı, konuşmayı ve yerine göre ortak bir alanı paylaşabilmeyi beceren insanlar iyi ki varlar. Hayatımızda hep iyikilerimiz olsun, keşkelerimiz azaldıkça yerlerini hep iyikilere bıraksınlar. Keşke dediklerimizi yaşamadan iyikilerimizde bu kadar kıymetli olmazdı belki de. Kıymet bilmeyi öğrendikçe hayatımızdaki şeylerin kıymetini daha iyi biliriz.
Bazı şeylere değer biçilemez. O anlar iyi ki varlardır ve hayatımızdan iyi ki öyle bir an geçmiştir. Öyle zamanları bir daha yaşayamayız bazen öyle tek ve biriciklerdir. Tabi çoğu zaman o anın içindeyken asla bunun farkında değilizdir. Sonradan her aklımıza geldiğinde üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin yüzümüzde o koskocaman gülümseme bakidir. Öyle zamanlarda o anın hayatımızda artmasını isteriz. Umuda tutunarak geçeriz bir sonraki adıma. Kötü bir şeyler olduğunda insanların karşısındakinin sırtını sıvazlarken umudunu kaybetme demesinin en önemli sebebi de budur. Umut hayattır, nefestir insana. Boşuna umuda kitaplar yazılmamış, şarkılar söylenmemiş ve şiirler okunmamıştır.
“Sev beni, alış bana
Kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu
Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev
Şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını
Bir tırnak gibi büyü bir tırnak gibi
Zorlayarak her bir yanı
Çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar
Aslında bir alıştırmadır umut
Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı
-baharı beklemeye benzer-
Hain ve olmayanadır çünkü
Umutsuzluğu taşır yanında
Oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih
Önüne durulmaz mantığıyla doğanın
Yeşilden olma birim
Sudan gelme itmeyle
Umut yoktur
Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek
Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir
Bütün gümbürtüsüyle
Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü
Biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar “ Turgut Uyar