DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Cemre Toprağa, İş Başa, Aşk Gönüle

Sesli Dinle

Kıştan bahara, bahardan yaza mevsimler, koşullar hep değişiyor fakat hayat mücadelesi aynı kalıyor. Her sene bambaşka yüzlerin geldiği Çukurova’da bakışlardaki yorgunluk hiç değişmiyor ve Çukurova’nın kaderi her bahar, yorgun bakışlı mevsimlik işçilerin maharetli ellerinde şekilleniyor. Kaderlerini de şekillendirebilme ihtimali için hepimizin onların sesi olmaya gönüllü olmamız gerekiyor.

Cemre Toprağa, İş Başa, Aşk Gönüle
12.03.2021
9.002
A+
A-

Çukurova’da bahar hissettirdi kendini bir kere. Cemre de düştü ki toprağa, dönüşü yok. Sıcaklar ayak tabanını yakmaya başlar ufaktan. Tohumlar kıpırdar, toprak çatlar, kuşlar ılık rüzgârlara besteler yapar… Tarla kenarına dizili sulama kanalları dolup taşar. İnsanlarda tatlı bir telaş başlar. Kimini iş, kimini aş, kimini aşk derdi sarar… Bu telaşın bir sebebi var elbet; Çukurova bereketini sergilemeye hazırlanıyor, yine bilmem kaç milyonuncu kez. Aşk gönüllerdeki yerini tazeliyor, yine bilmem kaç milyonuncu kez. Rahmet sadece toprağa değil gönüllere de düşüyor. Bu rahmetin zahmetini çekecek mevsimlik işçilerde ise inceden bir telaş baş gösteriyor. Sökük çadırlar dikilmeye, üç beş parça kap kacak kalaycıda parlatılmaya, tarla için uygun esvaplar (elbise) yamalanmaya başlandı bile.

Çocuklar ilk aşklarını geride bırakacak olmalarına mı, yoksa güneşin altında kararacak tenlerine mi üzüleceklerine karar vermekle meşguller. Okulu zaten unuttular, her sene hiç olmazsa kışın tebeşirin, kitabın kokusunu alırlardı, bu virüs belası onu da çok gördü ama olsun, yazın tarlada akşam ezanına dek taş ayıklamaktan daha kötü ne olabilir ki? Ama geldi işte yine zalim bahar. Ne yaparsın? Kimisine aşkın müjdecisi kimisine aş’ın mücadelesi.

Kıştan bahara, bahardan yaza mevsimler, koşullar hep değişiyor fakat hayat mücadelesi aynı kalıyor. Her sene bambaşka yüzlerin geldiği Çukurova’da bakışlardaki yorgunluk hiç değişmiyor ve Çukurova’nın kaderi her bahar, yorgun bakışlı mevsimlik işçilerin maharetli ellerinde şekilleniyor. Kaderlerini de şekillendirebilme ihtimali için hepimizin onların sesi olmaya gönüllü olmamız gerekiyor.

Küçük çadırlarına koca dünyalarını ve koca yüreklerini sığdırıp gelen tarım işçileri kaderlerinin değişeceği günü hayal edecek ve hayatın tam özüne tohumlarını ekip gidecekler. Bir çoğumuz geldiklerini duymadığımız gibi gittiklerini de duymayacağız. Sorunlarını, arzularını dinlemeye vaktimiz olmayacak muhtemelen. Belki göç esnasında tıka basa bindikleri bir minibüsün kazasıyla haber olup birkaç TV programında yer bulacaklar ama ilk dizi filmle unutulacak hepsi. Bizler toprakla beraber gönülleri de işleyen mevsimlik işçileri unutmamak için her platformda onların sesi olmaya çalışmalıyız. Sadece Çukurova değil Türkiye’nin ve dünyanın her bir yanında evlerinden uzakta çalışmak zorunda kalan tüm işçilerin sesi olmalıyız. Bu sorumlulukla ülkemizde mevsimlik işçiler ve genel olarak tarım işçileri ile ilgili yüzlerce film, yüzlerce kitap yazıldı. Hepsi ayrı ayrı kıymetlilerdi.

Sayelerinde mevsimlik işçilerin sorunlarına yabancı değiliz; hatta gayet iyi biliyoruz, belki birçok çözümümüz bile var. Fakat çözümler hayata geçirilmeden önce yapılması gereken mevsimlik işçilerin varlığının hissedilmesi ve duygudaşlık bağının kurulması. Diğer türlü başı belli sonu belli bu hikâyenin kaybedeni hepimiz olacağız. Eğer bu insanlara daha iyi şartlarda, daha sağlıklı ortamlarda, daha insancıl saatler arasında çalışma fırsatı tanınmazsa, mevsimlik işçi olarak kıdem tazminatı, sendika üyeliği ve iş sözleşmesi gibi haklarının olduğu hatırlatılmazsa her akşam çadırlarda beden yorgunluklarına hayal kırıklıkları eklenecek. Yorgun bedenler sabaha yorgun uyanacak, toprağa yorgun bakacak, Seyhan nehrinin üzerini sis kaplayacak… Çocuklar tarladaki taşları toplayacak. İnce Memed Toroslara atını sürecek, Hatçe Memedi’ni bekleyecek…

Bu hikâyenin sonu değişse de değişmese de, her şeye rağmen bahar gelecek, cemre toprağa, iş başa, aşk gönüle düşecek.

YORUMLAR

  1. Kemal dedi ki:

    Yaptığın işte çok yeteneklisin. Her zaman hak ettiğini alamasan da, yeteneğin hayranlık verici. Anlatımın, ifaden çok güzel. Yüreğine, kalemine sağlık. 👏

  2. Semra dedi ki:

    Güzel anlatmışsınız ama bunlar çok eskilerde kaldı. Artık masal oldu

  3. Rıdvan Çicek dedi ki:

    Çukurova’nın mevsimlik işçilerinin ahvalini yazılmış şairane bir dille okumak çok güzeldi kaleminize sağlık 🙏

    Bu hikâyenin sonu değişse de değişmese de, her şeye rağmen bahar gelecek, cemre toprağa, iş başa, aşk gönüle düşecek.
    Burayı çok beğendim 🙏