DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Acıların Kronolojisi: 1993-2015

Sesli Dinle

Barış yeryüzünün en maliyetsiz mutluluğu. Savaş ise en pahalı kötülüğü. Seçim bizim, acılar gibi bizim, geleceğimiz gibi bizim…

Acıların Kronolojisi: 1993-2015
02.07.2021
7.465
A+
A-

Bugün 2 Temmuz.

Madımak ’ta Otuz Üç aydın ve yazarın yakılarak katledilişinin yıl dönümü. Nerdeyse her tarihe bir acının düştüğü bu coğrafyada acıları unutmak da mümkün olmuyor. Maalesef acıların olgunlaştırıcı yanı bir türlü bizlere uğramıyor. Ataol Behramoğlu “Acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı” derken sanırım bizlere karşı fazla iyimserdi. Bizler her tekrarlanan acımızla ilk acımıza yeniden dönüyoruz. Fakat acılarımızı ortaklaştırmayı, acıları tekrar yaşamamak adına neler yapılabilir sorusunun cevabını birlikte aramayı ısrarla reddediyoruz. Reddettikçe benzer acıları farklı tarihlerde yaşayıp duruyoruz. Bugün iki travmatik seneyi; 1993 ve 2015’i tam da bu sebeple birlikte hatırlayalım istiyorum. 1993 ve 2015’te yaşanan bazı olayları alt alta ve kısaca yazacağım, çünkü bunun bütünü görmeyi kolaylaştıracağını düşünüyorum.

İki farklı senede yaşanan travmatik olayları alt alta yazdığımızda, iki şeyi görmemiz kolaylaşacak. Birincisi barış ve istikrar ortamının doğma ihtimalinin her daim içeride ve dışarıda birilerini rahatsız ettiği, ikincisi ise toplumsal travmalarla yüzleşip, geleceğe dönük nesnel politikalar üretemeyişimiz. Barış ve istikrar ortamının sağlanması için yüzleşilmesi gereken en büyük sınav hala Kürt sorunu. O yüzden aşağıda da görüleceği gibi hem 1993 senesinde hem de 2015 senesinde yaşanılan birçok travmatik olayın altında bu sorunun çözülemeyişi yatıyor.

Öncelikle 1993 senesinde yaşanan olaylardan bazılarına göz atalım.

24 Ocak 1993: Gazeteci Uğur Mumcu aracına yerleştirilen bombanın patlatılması sonucu öldürüldü. Mumcu ölmeden önce Kürt sorunu üzerine dosya haber çalışması yapıyordu.

05 Şubat 1993: Adnan Kahveci şüpheli bir kazada öldü. Kahveci de ölmeden önce Kürt sorunun çözümü için bir rapor hazırlıyordu.

17 Şubat 1993: Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Bitlis, Kürt sorunun siyasi yollardan çözümüne kafa yoran o dönemde –o rütbedeki- belki de tek askerdi.

17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Turgut Özal Çankaya Köşkü’nde şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Özal da Kürt sorununun çözümünde silah dışında alternatiflere kafa yoran bu yönde çalışmalar yaptığı/yaptırdığı dönemde hayatını kaybetti.

15 Mayıs 1993: Bingöl’de 33 silahsız asker katledildi. O sırada hem askeri hem sivil kanatta Kürt sorunu yüksek sesle tartışılıyordu.

02 Temmuz 1993: Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Madımak Otel’de bulunan 33 aydın ve yazar yakılarak katledildi.

05 Temmuz 1993: Sivas Katliamının üzerinden henüz 3 gün geçmişken Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde 33 sivil vatandaş katledildi.

4 Ağustos 1993: Bitlis Mutki’de bir otobüsün taranması sonucu 15 kişi katledildi.

04 Eylül 1993: DEP Milletvekili Mehmet Sincar öldürüldü.

22 Ekim 1993: Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın şehit edildi. Aydın Kürt sorunun yalnızca silahla çözülemeyeceğini savunan bir askerdi.

24 Ekim 1993: JİTEM’in kurucusu olarak bilinen Binbaşı Ahmet Cem Ersever öldürüldü.

Şimdi ise 2015 senesinde yaşananlara bakalım.

28 Şubat 2015: Dolmabahçe mutabakatı ve beraberinde HDP ve Hükümet yetkilileri 10 madde açıkladılar. Çözüm sürecinin şeffaf yürütülmemesine tepkiler olsa da yine de toplumun büyük bir kesimi için çatışmasızlık ortamı kabul görmüştü.

31 MART 2015: Savcı Mehmet Selim Kiraz adliyedeki makam odasında DHKP-C militanları tarafından öldürüldü.

11 NİSAN 2015: Çözüm süreci boyunca devam eden çatışmasızlık süreci Ağrı Diyadin’de fidan dikim etkinliği öncesinde askerler ve PKK’lılar arasında çatışmayla son buldu.

5 HAZİRAN 2015: HDP Diyarbakır mitingi öncesinde alanda peş peşe iki bomba patlatıldı ve iki kişi hayatını kaybetti.

20 TEMMUZ 2015: Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Kobani’ye destek için giden Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi gençlerin basın açıklamasında bir intihar bombacısının saldırısı neticesinde 32 genç can verdi.

22 TEMMUZ 2015: Şanlıurfa Ceylanpınar’da 2 polis memuru evlerinde başlarından vurulmuş şekilde bulundu. Bu olay sonrasında çatışmasızlık süreci tamamen sona erdi.

22 AĞUSTOS 2015: Kardeşi PKK saldırısında şehit düşen Yarbay Mehmet Alkan’ın cenazedeki tepkisi ve şehit sayısındaki artış çözüm sürecinin ani bitişini sorgulatması açısından kamuoyunda çokça konuşuldu.

25 AĞUSTOS 2015: 7 Haziran seçimleri sonrasında koalisyon hükümeti kurulamayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden seçim kararı aldı.

Yeniden seçim kararı sonrasında da çatışmalı süreç devam etti ve sadece 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasında 167 şehit verildi.

10 EKİM 2015: Ankara’da tren garı önünde yapılan “Emek, Barış, Demokrasi” mitingine yapılan terör saldırısı Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı olarak kayıtlara geçti. Saldırıda 103 kişi katledildi.

28 KASIM 2015: Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi Sur’da basın açıklaması yaptığı sırada öldürüldü.

Bu iki karanlık seneden ve yaşanılan her olaydan çıkaracağımız sayısız ders var. Bu topraklar acılara doydu, acılara son vermek için sayısız nedenimiz var. Bir arada yaşamak için, halaya durmak için, geleceğe umutla bakmak için, aynı türkülere ıslık çalmak için sayısız nedenimiz var. Ama bu nedenleri idrak etmek için berrak bir zihne ve sağlam bir vicdana ihtiyacımız var.

Barış yeryüzünün en maliyetsiz mutluluğu. Savaş ise en pahalı kötülüğü. Seçim bizim, acılar gibi bizim, geleceğimiz gibi bizim…

YORUMLAR

  1. Elanur dedi ki:

    Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum. Umarım bu ateş birgün söner. Acılarımızdan ders alarak, barış ve huzur dolu bir ülke oluruz. Ama biz çabuk unutan bir milletiz. Çözüm yerine, öfkeyle hareket ediliyor😞 sizin de yüreğinize sağlık. Barış dolu günlere…

    1. Hanifi Aktaş dedi ki:

      Teşekkür ederim Elanur Hanım. Tespitlerinize ve temenninize katılıyorum.

  2. Mücahiddin Aktaş dedi ki:

    Barış koltuk ve kara para sahiplerini hep rahatsız etmiştir. Barış , kardeşlik diyenleri bir bahane ile ya cezaevi ne göndermişler yada katletmislerdir. Barış, kardeşlik, sevgi dolu günler dilerim.

    1. Hanifi Aktaş dedi ki:

      Barış dolu yorum için teşekkürler

  3. Rıdvan dedi ki:

    Barışa çok fazla ihtiyacımız var artık ölümler görmekten bıktık. Yazarın da dediği gibi;

    Bu topraklar acılara doydu, acılara son vermek için sayısız nedenimiz var. Bir arada yaşamak için, halaya durmak için, geleceğe umutla bakmak için, aynı türkülere ıslık çalmak için sayısız nedenimiz var

    1. Hanifi Aktaş dedi ki:

      Tüm bıkkınlıklarımızdan ve travmalarımızdan kurtulmak dileği ile… Sağolun.

  4. Kemal dedi ki:

    Aydınlarımızın kolay harcanmadığı, özgürce fikirlerin söyleneceği, barış ve huzur dolu günlere….