DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ses Deneme İki …

Sesli Dinle

Eskilerin; “İki düşün, bir konuş” demesinin sebebi buymuş işte. Bir diğer “Bir kişiye ne söylediğiniz unutulur ama kendisini nasıl hissettirdiğiniz unutulmaz” denmesinin sebebi de duygusal hisleri besleyen Limbik Sistem’e uğrayan ses yolculuğuymuş.

07.09.2020
20.628
A+
A-

Geçen hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle ses konumuza küçük bir ara vermiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Öncelikle konumuz ses iken ilk yazımızda neden harf konusuna değindik onu biraz detaylandırmakla başlayalım. Harf, en basit ve kısa olarak adlandırabileceğimiz ve anlam yüklenebilen ilk ses öbeğidir. Başlı başına ses, sadece hayret nida gibi durumlar dışında hiçbir zaman anlam ifade etmez. Bundan dolayı ilk yazımızda harf konusu ile giriş yaptık.

Burada bahsi geçen ses konusu sadece insan sesi olarak belirtilmiştir bunu da netleştirmiş olalım. Şimdi ses dediğimiz şey; ağırlığı, gölgesi, boyutu olmayan hacimsiz ve uzayda yer kaplamayan bir mefhum. Seslere anlam yükleyerek iletişim kurma özelliği sadece insana mahsus bir özellik. İşin trajikomik bir tarafı da var. Konuştuğu ve çok farklı iletişim kanalları kullandığı halde iletişim kuramama özelliği de yine insana mahsus bir özellik. Konuyu dağıtmadan devam edeyim. Sesin en basit anlamda tanımı, ciğerlerden gelen havanın ses organları tarafından sıkıştırılması ile oluşan, ayrıca insan kulağı ve aletlerle algılanabilen titreşimler bütünü diyebiliriz.

Şimdi en basit anlamda sesi tanımladıktan sonra sesi nasıl algılıyoruz onu da özetleyelim. Ses; kulak kanalına girer, kulak zarına çarpar, zar sesin şiddetini ve duyulabilirliğini arttırır ve işitme kemikçiklerini titreştirir. Titreşimler; kulak sıvısından geçer, tüylü hücreleri hareket ettirir. Tüyler bunu kimyasal sinyale dönüştürür. Bu sinyaller beynin işitme merkezine iletilir. İşte burası yani beynin işitme merkezi, üzerinde en çok duracağımız nokta. Durumu şöyle örneklendireyim. Bütün sesin oluşumundan beynin algılama sürecine kadar ki aşamaya bir akşam yemeği dersek; beynin işitme merkezi, sütlü tatlı sevenler için “Sütlaç” veya “Kazandibi”dir. Şerbetli tatlı sevenler içinse “Şöbiyet” ya da “Havuç Dilimi”dir. Tıp terimlerine girmeden ancak bu kadar örnek verebilirdim.

Beynin bu işitme merkezine “Temporal Lob” deniyor, maalesef bu isimlerin Türkçe karşılıkları olmadığı için bilinen isimlerini kullanmak zorunda kalıyoruz. Beyinde bulunduğu yer ise kulağın yakınlarında tam olarak şakakların olduğu yer diyebiliriz. Bu lob her iki tarafta da var malum. Ebatları da kişinin en fazla avuç içi kadar olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca duymak fiili dışında; görsel hafıza, uzun dönemli hafıza, lisan anlama, duygusal ilişkilendirme, konuşmayı destekleme gibi hayati görevleri var. Temporal Lop olmadığında ya da zarar gördüğünde; nesnelerin isimlendirilmesi, konuşmaların hatırlanması veya konuşulan dilin tanımlanması imkansızlaşıyor. Biyolojik tevafuka bakar mısınız? İşitme eyleminin görevini üstlenen kısım, aynı zamanda konuşma fiilini destekliyor. Yani bir köprünün hem bu kıyısı hem de karşı kıyısı dersek yanılmış olmayız. Bu destekleme dışında Temporal Lob’un öyle bir etkisi daha var ki insan bedenine, beni en çok şaşkınlığa düşüren de bu oldu. Temporal Lob’un kısımlarından olan “Limbik Lob” diye bir yer var. İşte burası kişiye anlık duygu yüklü mesajlar verir ve kişinin hemen aksiyon almasına neden olur. Örnek verecek olursak; bir diyalog sırasında karşı taraftan duyduğunuz ve sizi kızdıracak olan kelimeler, sözler direk burayı uyarır. Sizin de bunun karşılığında hemen bağırıp kavga etmenize neden olacak hareketlerde bulunmanızı sağlayan yer tam da burası oluyor. Daha da detaylandıracak olursak; insan cinnet geçirmeye tam da bu lobdan başlıyor.

İkinci en önemli etkisi; beyinde “Limbik Sistem” olarak bilinen sistemin iki önemli yapısı olan Hipokampus ve Amigdala’yla beraber “Bilinçli Hafıza’nın” oluşmasında görev alıyor olması. Hemen; “Limbik Sistem de ne kardeşim?” Dediğinizi düşünüyorum. Hemen toplayacağım konuyu, az kaldı. Limbik sistem; Hipokampus, Hipotalamus, Amigdala vs. vs. diye yirmi kısımdan oluşur. Halk dilinde ise tasavvufta bilinen “Nefs” ya da “Nefis” işte tamda burada bir yerlerde diyebiliriz.  Belki de sistemin ta kendisidir. Bilimsel bir açıklama yapacak olursak, Freud’un “İlkel Benlik” dediği şeyi besleyen yer burasıdır. Tasavvufa göre “Nefs” veya Freudyan düşüncede “İlkel Benlik” en basit anlamda bence, aynı şeyi tanımlar. Zevk düşkünü, ısrarcı, rahat peşinde koşan karakteri beslemek diyebiliriz. Bağlantıyı şöyle tamamlayacak olursak işittiğimiz anlam yüklenmiş ses ve ses öbeklerini Temporal Lob alır, yorumlar ve kişinin aksiyon almasını sağlar. Limbik Sistem’e dolaylı yollarla etki eden Temporal Lob insanın bir olay ya da kişi karşısında kin gütme güdüsünün tohumunu atmış olur. Yani uzun süre bir olayın ya da sözün unutulmamasının nedeni kulaktan başlayan ses yolculuğunun Limbik Sistem’e uğramasıdır.  Yine unutulmamasına neden olacak o duygusal yoğunlaşma ve hasarın oluşmasına neden olan da yine bu trafiktir.

Eskilerin; “İki düşün, bir konuş” demesinin sebebi buymuş işte. Bir diğer “Bir kişiye ne söylediğiniz unutulur ama kendisini nasıl hissettirdiğiniz unutulmaz” denmesinin sebebi de duygusal hisleri besleyen Limbik Sistem’e uğrayan ses yolculuğuymuş. Taraflar arasında aniden kavga çıkmasının, niyeti kötü ya da iyi olan bir hatibin muhatabını etkilemesinin en önemli sebebi de bu ses yolculuğunun beyindeki duygusal duraklara uğramasından kaynaklanmasıdır. Bu yolculuk kişide olumsuz tahribata yol açacağı gibi olumlu etkileri de doğuracaktır. Motivasyon konuşmalarının bizi etkilemesinin, tarihteki kahramanlık hikayelerinin bizi duygusallaştırmasının hepsinin sebebi işte bu ses, kelime, cümle mefhumlarının macerasından dolayıdır.

Şimdi hatırladığım bir hikâyeyi de eklemeden geçemeyeceğim. Ülkenin birinde bir alim, nefsini terbiye etmek için dağa çıkar. Kendi tezine göre nefsinin istediği şeylerin aksini yaparsa nefsini terbiye edeceğini düşünür. Yıllarca dağlarda dolaşarak sadece ot yer. Hikâye bu ya mübalağasız olmaz. Ot yemekten derisinin rengi de yeşil gibi göründüğü anlatılagelir.   Alim artık nefsin terbiye olduğuna kanaat getirince şehre inmeye karar verir. Şehre iner inmez yolu pazara düşer, pazarda burnuna tavuk suyundan yapılmış çorbanın kokusu gelir. Çorbanın kokusunu alır almaz canı hemen çorba çeker, dile kolay yıllardır nefsini terbiye etmek için sadece ot yemiştir ve yılların birikimini pazara ilk geldiği an kaybetmek istemez ve çorbanın ters istikametine yola koyulur. Bu sırada burnundan bir şeylerin çıktığına şahit olur ve o an gaipten bir ses duyar. “Şu burnundan çıkan şey senin nefsindir, eğer senden çıkarsa insani özelliklerini kaybedeceksin.” Der. Alim anlar ki bu işten kaçış yok, vurur çorbanın gözüne. Dedik ya hikâye mübalağasız olmaz. Yine enteresan bir tevafukla daha karşılaşırız. Burun deliklerinin arkasının az ilerisi tam da bu Limbik Sistem’in bulunduğu yere denk gelir. Yukarıda demiştik ya belki de sistemin kendisi Nefis’tir diye.

Neyse azizim yine bir şiirle sonlandıralım yazımızı;

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz,

Sözü düşünüp diyenin işini sağ ede bir söz.

Söz ola kese başı, söz ola bitire savaşı.

Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.

Kişi bile sözün demini, demeye sözün kemini

Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz.

Yunuş imdi söz yatından, söyle sözü gayetinden,

Key sakın o şeh katından, seni ırağ ede bir söz.

Yunus Emre

*Patel A ve Fowler JB’nin 28 Ocak 2019 tarihinde yayımlanan – Nöroanatomi, Temporal Lob- Makalesinden alıntılar yapılmıştır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.