Düşüncenin Gücü
Sevgi ve minnet sözlerinin yazılı olduğu su taneciklerinin kristalize edilmiş halleri geometrik şekillerde olup göz alıcı şekilde güzeldir.
Neye inanırsanız veya ne olmak isterseniz o olursunuz!
Psikolojide kendini kanıtlayan kehanet kavramı vardır. Ne olacağına inanırsanız onu hayatınıza çekerseniz. Bilinç altınız bunu size yaptırır farkında bile olmazsınız. Bunları size yaşatan düşüncenizin gücüdür Japon bilim adamı Masuro Emoto’nun bunu kanıtlayan çalışmaları olmuştur ve bunu su damlacıkları ile yapmıştır. Bu harika çalışmanın aklımda kalanlarını paylaşayım sizlerle; Su kaplarının bir kısmının üzerlerine sevgi ve minnet sözleri yazar, bir kısmının üzerine ise nefret sözleri yazar. Bu su kapları bir süre bekletildikten sonra içindeki su damlacıkları soğutularak kristalize edilir ve mikroskoplarla incelenir. Çıkan sonuçlara kendileri de inanamaz. Sevgi ve minnet sözlerinin yazılı olduğu su taneciklerinin kristalize edilmiş halleri geometrik şekillerde olup göz alıcı şekilde güzeldir. Nefret sözlerinin yazılı olduğu su taneciklerinin kristalize edilmiş hallerindeki görüntüleri ise diğerinin tam tersine orantısız şekilde ve sivri çıkıntıları olan birbirine hiç benzemeyen görsellerle karşılaşmışlardır. Bu çalışma bize şunu gösteriyor ki insan hayatında hangi duygu ve düşünleri besler ise gerçek hayatına da onu çeker psikolojide ki kendini kanıtlayan kehaneti de böyle açıklayabiliriz. Bilginin hiçbir dönemde bu kadar kolay ulaşılamadığı dönemlerden geçiyoruz.
Bu konu hakkında araştırma yaparken okuduğum birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Amerika da demir yolları inşası devam ederken işçilerin gıda için soğuk hava deposu olarak kullandığı bir vagonun içinde kilitli kalan bir işçi soğuktan donmuş olarak bulunur. Daha doğrusu ölümün nedenine ait bulguların tamamı donma ile alakalıdır fakat vagon arızalıdır ve içerisi insan ölümüne neden olacak kadar soğuk değildir. Orada soğuktan öleceğine kendini inandıran işçi gerçekten de ölür. Bir diğer örnekte ise yine Amerika da ölüm cezasına çarptırılan bir mahkumdan şu istenir. Zaten öleceksin, insan sağlığı adına bir deney yapacağız fakat bunu gerçek insan üzerinde denememiz lazım. Ameliyat olacak bir gönüllüye ihtiyacımız var denir. İdam mahkumu düşünür, yaptıklarının da vermiş olduğu pişmanlık ile en azından insanlık adına bir faydam olsun diyerek kabul eder. Mahkum ameliyata hazırlanır operasyon odasında kendisine sadece narkoz verilip uyutulup uyandırılır. Hiçbir cerrahi müdahalede bulunulmaz. İdam mahkumu üç gün içerisinde vefat eder. Bu mahkum da diğer işçi gibi kendini öleceğine inandırmış olması sebebi ile vefat eder.
Japon bilim adamı Masuro Emoto’nun çalışmasına dönelim düşüncelerimizi bir radyo frekansı gibi düşünelim. Yüzlerce frekans var ve sevdiğiniz radyoların frekansına ayarlı olduğunuzu düşünün. İşte o radyo istasyonlarından ne alıyor iseniz gerçekleştirdiğiniz şeylerde onlardır. Bilinç altı çok değişik bir dünyadır. Farkında bile değilizdir. İstemediğimizi sandığımız ya da kaçtığımız ne varsa düşünceye dönüştürürüz ve yine onu hayatımıza çekeriz. Yani temelinde düşünce yatar yine. Fakat olmasını istemediğimiz bir şey de olsa bu düşüncedir. Buna da psikolojide ters çaba kuralı denir. Bunu da şöyle örneklendirebiliriz; trafikte seyir halindeyken önümüze çıkan nesneden kaçmak isteriz haliyle fakat araştırmalar gösteriyor ki kaçmak istesek de direksiyonu ona doğru çeviriyoruz. O panik halinde kaçmak istediğimiz her ne ise evet bu konuda da yapılmış deneyler var ve bunların hep düşüncenin gücü ile olduğunu ileri süren konunun uzmanları var.
Hal böyle olunca siz içinizde neyi beslerseniz o olursunuz. Sonuçta Habil de Kabil de insandı…