Modern Kölelikten Kurtulmaya ve Nice Bayramlara
Belki de sizde başka bir görselleştirme ve imajinasyon tekniği çalışacaktır. Yeter ki gerçekleşmiş varsayımında ve şükür makamında olun.
Selam dostlarım, son zamanlarda iş dünyasındaki bazı gerçekler beni gerçekten düşündürmeye başladı. Gözlemlediğim bir şey var; Bağımlı çalışan emekçilerin çoğu, sanki içsel değerlerinden yoksunmuş ya da onları unutmuş gibi hissediyorum.
Evet, bu biraz ağır bir tabir olabilir ama asgari ücretle soluksuz ve hipnoz altında gibi çalışmanın, modern kölelik kavramıyla örtüşen bir durum olduğunu düşünüyorum.
Bayram tatili için geldiğim Antalya’da otelde ve çevrede çalışan nitelikli çalışanlarla sohbetimde, onlarda bir tür öz değersizlik ve özgüvensizlik gözlemledim.
On parmağında on marifet olmasa da bir üretimi yahut bir organizasyonu gerçekleştirebilen, aşçı, peyzajcı, seracı, hayvan yetiştiricisi, zeytinci, pazarlamacı, animatör, organizatör, sosyal medya uzmanı ünvanları ile çalışan bu insanlar, konu kendilerine çalışmak olunca, özgüven yoksunluğunun somut örneği olarak karşıma çıktılar.
Bu insanlar genellikle işlerini sadece bir geçim kaynağı olarak görüyor ve sürekli olarak düşük ücretlerle ve zorlu çalışma koşulları altında çalışmak zorunda kalıyor.
Bu durum onların içlerinde bir tür tükenmişlik ve umutsuzluk duygusu ortaya çıkarıyor.
Soru şu; Bu duyguyu kim yaratıyor koşullar mı, yoksa bu kişiler mi?
Ancak, durum sadece otellerle sınırlı değil. Büyük firmalarda çalışan nitelikli kişiler arasında da benzer bir durum var.
Yüksek rekabet ortamı ve performans baskısı, geleceğim ve çocuklarım ne olacak gibi sorular bu insanların, unutmaya yüz tuttukları, öz değerlerini ve özgüvenlerini iyice zayıflatıyor.
Çözüm sorulardan hareketle ortaya çıkacaksa; bu noktada sorulara katılan duygu ve anlam değiştirilemez mi?
Sonuç olarak, nitelikli kişilerin düşük ücret ve aşırı çalışma realitesiyle karşı karşıya kalmaları içsel bir yaratıma benzemiyor mu?
Ancak, bu durumun değişebileceğine dair bir umudum var.
Girişimcilik ruhu taşıyan ve içinde özgüven ve değerleri barındıran bir bireye, cesur kişilere bir ayna olmak arzumla laf atıp onları ülkemizin bir fırsatlar ülkesi olduğuna ikna etmeye çalışırken, vergisel avantajları, teşvik ve destekleri sıralıyorum.
Çünkü sadece bir mali müşavir değil, aynı zamanda ilham veren olarak sohbette yer alıyorum. Çünkü iş dünyasında sadece çalışmanın değil, bir hedefi ve hayali zihinde tumanın aslında onu elinde tutmakla eşdeğer olduğunu ve fevkalade değerli olduğunu görmekteyim.
İşte bu yüzden, böyle vizyon sahibi girişimcilere ücretsiz bir mentörlük hizmeti sunmayı görev edinip onlara laf atmaktan keyif alıyorum. Esinlenmemişlere ve yanlış hisleri lokomotif yapanlara sözümün geçmediğini ise kabul ediyorum.
Bir hedefi ve hayali olanlara Neville Goddart’ın merdiven tekniğini bayram tadında öneririm. Yürürken, otururken, yemek yerken her türlü zaman diliminde bir merdivenden çıktığınızı hayal edin, dik bir merdiven ya da ahşap bir merdiven yahut yürüyen bir merdiven olabilir. Sürekli kendinizi merdivenden yukarı doğru çıkarken hayal edin ve bir düzlüğe çıktığınız o anda hayalinizi zihnen gerçekleştirdiğinizde el ilede gerçekleştirmiş olacaksınız… Yeter ki düzen ve istikrar ile olsun.
Belki de sizde başka bir görselleştirme ve imajinasyon tekniği çalışacaktır. Yeter ki gerçekleşmiş varsayımında ve şükür makamında olun.
Yazdıklarımı ve ifademi dikkatle okuyup/dinlediğiniz ve hayatımızın her anına değer kattığınız için teşekkür ederim. Bayramınız kutlu olsun.