DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Hayal Kurmaktan Vazgeçmeyin

Sesli Dinle

Peki nasıl özgür oluruz? Aristo’ya göre “Düşünerek”, Nietzsche’ye göre “Kendin kalarak”, Platon’a göre “Öğrenerek”, Farabi’ye göre “Kalbine kulak vererek”.

Hayal Kurmaktan Vazgeçmeyin
06.10.2021
3.162
A+
A-

Hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Hayallerinizin bir ucundan tutmayı başarmışsanız, onu başkalarının ellerine ya da vicdanına bırakmayın. Hayal kurarken ne kadar cesursanız onu yaşarken ve peşinden giderken de bir o kadar cesur olmalısınız. Bu zamanda o kadar doğru ve gerçek olanı arar olduk ki, insan hayal kurmaya korkuyor. Çünkü hep zaten olmayacak, çok saçma hiç ayakları yere basan bir düşünce değil diye diye hayal kurmaya korkar olduk. Elimizde kalan gerçekler bizi dört bir yandan çevreleyip bir girdap içine soksa da ondan kurtulmak için taşın altına elimizi koyamıyoruz. Gerçeklerin yanı sıra bir de güya gerçekleri bize göstermeyi görev edinmiş insanlar var ki işte onlar bizim için daha çok kırmızı alarm. İnsanları hayallerinde bile mantıklı doğrucu olmaya itiyorlar oysaki hayal gücümüz o kadar sonsuz ve olmayacak her şeyi bile olabilecek şekilde süsleyebileceğimiz gibi bir yer ki. Kimsenin bunu elimizden almasına müsaade etmemeliyiz.

Tabi birde hayallerimizi paylaşmak için seçtiğimiz insanlar var. Arkadaş dediğimiz dost dediğimiz bazen de sadece inandığımız. O kadar büyük heveslerle anlatırsın ki istediğini, oldurmaya çalışacağını. İstediğin sadece yapabileceğini sesli duymaktır belki, bazen de biraz onaylanma içgüdüsü. Belki de içimizdeki çocuğun karşındakinden tutacak bir el bir omuz arayışı. O noktada kim olduğumuzu unutuyoruz. Etrafımızda bize hizmet etmek için yaratılmışlardan medet uman unutkan varlıklar oluyoruz. O nokta kendi özgürlüğümüzü başkalarının avuçlarına bıraktığımız noktadır.

Peki nasıl özgür oluruz? Aristo’ya göre “Düşünerek”, Nietzsche’ye göre “Kendin kalarak”, Platon’a göre “Öğrenerek”, Farabi’ye göre “Kalbine kulak vererek”. Bunlardan hangisi senin özgürlük tanımına uyuyorsa onu hayatına motto edinmekte özgürdün. Ama o kadar özgürlüğümüzü ve benliğimizi, öbürlerinin değerleri üzerinden değerlendirip kendimizi değersiz ve başarısız başlığı altında bir kompozisyon hayat yaşamaya mecbur bırakıyoruz ki kötü giden her şey bizim suçumuz, tüm iyiliklere başkaları layık ya da başkaları hak ediyor. Sevdiğimiz kişiler tarafından sevilmeyiz, suçu kendimizde ararız, sevdiğimizi söylediğimiz insan bizden uzaklaşır suçu yine kendimizde buluruz. Sevmişizdir boğmuşuzdur o da bizden uzaklaşmıştır. Yok böyle bir dünya. Bunları yapan da yaşayanda sensindir ama olması gerekiyordur. Problem sende, tavrında, sevginde değildir. Sadece öyle olması gerektir. Başımıza kötü bir şey geldi diye tüm ezberimizi bozup yeniden kendimizi baştan yazmayalım. Sadece istediklerimizin, yaşadıklarımızın sorumluluğunu alıp yola devam edelim. Gerçeği hayali, rüyayı önce biz kabul edelim.

Bizi kendimize küstürüyorlar. Kendimize güvenmeyi inanmayı unutuyoruz. Potansiyelimizi hiçe sayıyoruz. Herkesin ezbere bildiği ya da yaptığı şeyleri yapamıyor olabiliriz ama bu bizi problemli değil yerine göre daha özel kılar. Kendimizi sahiplenelim, başkalarının öğrenilmiş ezbere hayatlarının bir kopyası olmayalım. Ne kadarsak o kadar olalım ama biz olmayı tek olmayı becerebilelim. Hayal kurmaktan korkmayalım. Ayaklarımızı daha da yerden uzaklaştıracak düşüncelere öcü gibi bakmayalım. Onları da kucaklayalım. Hayatta olmaz olmaz diye bir şeyin olmadığını bilelim.  Can Yücel’in dediği gibi “Her şey sende gizli”

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Ne renk olursa olsun kaşın gözün,

Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kâr sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun.

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak,

Bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir,

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,

Bebek ağladığı kadar bebektir.

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin,

Bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.