DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Global Kamp ve Adaptasyonsuz Türkler

Sesli Dinle

Arapça, Farsça, Urduca, Peştuca, Darice, Persçe veya Bantu, Kongo gibi sayısız alt dili içinde barındıran Afrika dillerini bilmiyorsanız sizi gelecekte zor günler bekliyor olabilir.

Global Kamp ve Adaptasyonsuz Türkler
04.04.2022
7.228
A+
A-

Selam olsun güzel ülkemin, güzel insanları, siz satır dostlarıma.

Yakın tarihlerde doğu ve güneydoğu illerimizden başlayarak, Ege ve Akdeniz Bölgesi illerini de kapsayan bir dizi ziyaretler gerçekleştirdim.

Gittiğim illerde iş insanlarından kamu görevlilerine, siyasetçisinden kurum başkanlarına, taksicisinden, dolmuşçusuna kadar sayısız insanla sohbet etme imkânım oldu.

Ziyaretlerimde birçok konuda bilgi sahibi; dolayısıyla fikir sahibi oldum. Öncelikli başlık ülkemizde yaşayan yabancı menşeli insanlar oldu.

Sokaklarda Türkçe konuşan sayısı, Türkçe konuşanlar içinde Türkiye vatandaşı, daha öz ve doğru tanımla Türk sayısı bir hayli azalmış.

İnancım gereği aynı atadan türemiş insanoğullarıyız. Fakat milliyetçilik yani aidiyetin olan millete ve devlete olan sevgi farklı konudur.

Ülkemizde yabancı insan sayısının kontrolsüzce artmasındaki saklı ayrıntı ise bu insanların büyük bir kısmının eğitim ve kültür seviyelerindeki yetersizliktir. Yaşam tarzları, sosyal ortamlar içerisindeki hal ve hareketleri etraflarındaki insanlara olan duyarsızlıkları nahoş olayların fitilini ateşliyor.

Suç tanımına uyan sayısız eylemleri en ufak endişe duymadan yapabilen pervasız kimseler şuan ilgili kamu görevlilerinin ciddi sorunu olmuş durumda ve bu sorun her geçen gün büyüyor.

Dünyanın birçok yerinden yasadışı yollarla ülkemize akın ederek yerleşen, her geçen gün büyüyen, güçlenen, kim olduğu, ne olduğu bilinmeyen bir nüfus var. İşin ilginci ülkemin geceleri yaşamını sürdüren kesimi dahi bu yapılardan muzdarip.

Arapça, Farsça, Urduca, Peştuca, Darice, Persçe veya Bantu, Kongo gibi sayısız alt dili içinde barındıran Afrika dillerini bilmiyorsanız sizi gelecekte zor günler bekliyor olabilir. Tabii esas olgu sadece dil değil, kültür dediğimiz tüm yaşam şekli.

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile yüreklerimize su serpti. Suça karışmış yabancı menşeli kişi sayısını ve yapılan hukuki müdahaleleri açıkladı. Sınır dışı edilen kişi sayısı da bu açıklama kapsamındaydı.

Ak Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın uzun yıllar önce söylediği ve doğruluğuna itiraz edilemeyen, halen de kimilerimiz için doğruluğu süren bir açıklamayı hatırlatmakta fayda var. “Bizler bu hayatın içerisindeyiz, bizler de yaşadık, yaşıyoruz, bizler de gerçekleri biliyoruz” şeklinde bir cümleydi.

Yolda yürürken, aracımla seyahat ederken işini yapan kamu görevlilerini görmekten haz alıyorum. Göz bebeğimiz kolluk kuvvetleri nezaketle durdurur, zarifçe iyi günler, iyi yolculuklar diler ve rutin kontrollerini yapar. Suça bulaşan kimseler veya üzerinde suç unsuru şeyler olan kimseler için sorundur bu durum. Fakat ilginç olan ve dikkatimi çeken hal şayet yabancı vatandaşsanız durdurulmaz, soru sorulmaz, aranmazsınız.

Bu durumu Türk’ün, Türk’e zulmü olarak görmüyoruz elbette; ancak merak ederek o meslek dalını icra eden dostlara sordum. Aldığım cevapların bir kısmı satırlara nakşedilemeyecek nahoşluktaydı. Özetle; Uygulanan politikaların ötesindeki sorun dil ile başlıyor ve her aşamada artarak sürüyormuş. Gözaltına aldığında yaşanan sayısız uğraş adli makamlarda da devam ediyormuş, sonrasında yine konuya ve duruma göre cezaevleri veya geri gönderme merkezlerinde de sorunlar silsilesi devam ediyormuş. Sınır dışı edilen bir kişi, kendisine refakat eden görevlinin görev yerine dönmesinden önce tekrar ülkeye girebiliyormuş.

Hasılı yaşanan sorunlar ve sınır dışı etme maliyetleri sebebiyle çok gerekmedikçe bu kişiler görünmez haldeler.

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ise yabancı menşeli kişiler için açılan sağlık merkezlerinden ve bu kişilere yapılan tedavilerden bahsederek kayıtlara geçen sayıları açıklayarak aydınlanma yaşamamızı sağladı.

Hastaneye giden bir Türk vatandaşının nasıl bir prosedür silsilesine tabi olduğunu biliyoruz. Ancak yabancı isen öncelikle başhekimliklerde bulunan tercümana ulaşır onun senin tüm kapılarını açmasıyla işlemlerini direkt yaptırırsın. Yatışı gereken Türk vatandaşı hasta yer bulabilmek eş, dost arayarak yardım talep eder, şayet yabancı menşeli kimselerden arta kalan yatak var ise yatış yaparak tedavi olur.

Sayın Bakan Koca’nın açıklamalarından bir bölümü beni utandırdı. Adaptasyonu tamamlanmış bilmem kaç yabancı uyruklu kişinin atamaları yapılmış. Şu an tanımış olduğum, Edirneli, Yozgatlı, Kırıkkaleli olan işsiz, zor durumda, mağdur sağlık personeli arkadaşları düşünüyorum. Dedeleri Kurtuluş Savaşı’nda yer alan bu kişilerin neye adapte olamadığını anlamaya çalışıyorum.

Uzun yıllar önce bir dost ortamında söylenen sözü espri olarak algılamış ve gülmüştük. “Suriye’ye gidelim, vatandaş kimliği alalım, Hukuk, Tıp, Mühendislik alanlarında son sınıfa kayıtlı öğrenci diye bir kâğıt parçası alalım ülkemize dönelim. ÖSYM ile kazanmamızın ihtimal olmadığı üniversiteye kayıt yaptıralım ve bir dönem sonrası o mesleğe atanalım” sözüyle sohbet abartılarak sürmüştü. “Başhekim olalım, avukat olalım, belki hakim veya savcı da oluruz. Vergi yok, sağlık ödemesi yok, sorgu sual yok, üste para veriyorlarmış” diyen dostumuza “yok artık” diyerek yanıt vermiştik.

Yakın tarihlerde bir araya geldiğimiz dostumuz siz beni anlamadınız şaka yapıyorum sandınız dediğinde Sayın Koca’nın tabiriyle ülkesine veya meslek alanına adapte olamayan bir arkadaşımız “Pişmanım” dedi.  Listede yer alabilmek için milyonların harcandığı, uzun yıllar mesai verildiği vekil listelerinde yer alan adayları ve son günlerdeki atamaları düşünerek sustuk.

Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın, bir esnaf ziyaretinde şık giyimli bozuk Türkçesi sebebiyle konuştuğu zor anlaşılan bir kişiyle olan diyaloğu aklıma geldi. Türk olmayan, Türkçe konuşamayan kendinden emin bu esnaf Türk kimliğini, silah taşıma ruhsatını Özdağ’a ibraz ederek silahının markasını övmüş ve bozuk Türkçesiyle “Türkiye güzel, işler güzel, biz dönmeyecek, gitmeyecek” diyerek yanıt vermişti.

Kimi gezerken eğlenir kimisi de biz gibi görür, düşünür ve gelecek adına, çocukları adına sorulara gark olur. Bu arada yapılan açıklamalarda ifade edilen rakamların gerçekte çok daha fazla olduğunu düşünenlerde yok değil.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.