DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Eskimeyen Bayramlar

Sesli Dinle

Ama insan unutmamalı köklerini. Nereli olduğunu, nereden olduğunu. O sıcaklığı ve yakınlığı içinde taşımalı her zaman. Unutturulmaya çalışılsa da hala en saf zamanları o zamanlar olarak hatırlarım.

Eskimeyen Bayramlar
19.05.2021
3.000
A+
A-

“Ahh nerede  o eski bayramlar?” Dediğimiz ikinci ramazan bayramınıda geçirdik galiba.  Eskiden çok garip ve klişe gelirdi büyüklerimizden duyduğumuz, “Nerede eski bayramlar?” Lafları. Şimdi kendimi bunu söylerken duymak biraz buruk geliyor kulağıma. Pandemi dönemindeki bayramları (!) anlatıp can sıkmak istemiyorum çünkü evde standart telefon başında günler geçmekte.

Ben eski bayramlarımı anlatmak istiyorum. Bayram benim için tatile gitmek için kullanılan bir zaman dilimi olmadı hiçbir zaman. Bayram köye, memlekete gitmeyi beklediğim bir zamandı hep. Arife gününden gidilirdi. Bayram sabahı, bayram namazından sonra annelerimiz kahvaltıyı (bayram ekmeği derler bizim oralarda) hazırlarken biz bir 5 dk daha uyuma derdinde oluruz. Kahvaltı yapılır, bayramlıklar giyilir, ortalık toparlanıp temizlenir ve ilk misafir gelir. Bu düzen yıllarca değişmedi hep ilk msafirimiz babamın amcasının oğlu çocukları oldu. Dedem ve kardeşinin evi yanyanadır.Hatta biz küçükken bayram yemeklerini beraber yerdik ama bizler büyüdükçe sofralar dar gelmeye başladıkça artık herkes kendi evinde, kendi ailesiyle yemek yer oldu. O yüzdendir ki onlarda yemekten hemen sonra bize bayramlaşmaya gelirlerdi. Onları ağırlayıp şekerimizi ve kolonyamızı ikram ettikten sonra, bizim bayramlaşmamız başlardı. Babamın amcası ile başlayan standart yol üzerinden yakın komşular, babamın teyzesi, halası, kuzenleri diye giden bu sıra ve bunları amcamlarla beraber gezmelerimiz. Kendimi bildim bileli bu rutin değişmedi ama yıllar geçtikte insanlar vefat ettikçe çaldığımız kapı, bayramlaştığımız insanlar azaldı. Baba tarafı akrabaları bitince, amcamlarla yollarımız ayrılır ve bu sefer anne tarafının ziyaretleri başlardı. Tabiki orada da belli bir sıra vardı. Amcalar, teyzeler, halalar kuzenler diye giden sıra, en sonunda anneannemlerele noktalanır ve orada da dinlenilirdi. Kardeşimlerim belli bir yaştan sonra bayramlaşmaya gitmeyi bıraktılar, direk anneannemlere gittiler ama ben bu yaşıma kadar hep bu rutine uydum. Kaç yaşıma geldim annemlerle bayramlaşmaya gitmekten hiç yakınmadım. Bunu bir yük ya da demode bir şey olarak görmedim. Hastaları, yaşlıları ziyaret ettim. Çünkü bu benim için olması gereken, önemli bir detaydı. Bayramda büyüklerin eli öpülür, bayramlaşılır, hal hatır sorulur, hastalar ziyaret edilir gönüller alınırdı. Bunlar kaybolmaması gereken kültürel aktiviteler bence. İnsanlar beğenir beğenmez, gerekli görür görmez saygı duyarım. Kendi paramı kazanıyor olsam bile her bayram babamdan beş lira bile olsa bayram harçlığımı isterim. “Baba, bu bir kültür, küçüklere örnek olmalıyız ki unutulmasın bu tarz şeyler.” Diyorum.

Köyün en kalabalık zamanları olurdu bayramlar. Havanın sıcak olduğu zamanlara denk geldiği yıllar akşamları dışarıda cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile bir curcuna. Erkekler köy kahvesinde şehir dışından gelenlerle sohbetlet muhabbetler. Komşular birbirlerine çaya gider hal hatır sormaya. Herkes belki senede bir ya da iki kere bayramda görüşür ama bir şekilde kaldığı yerden devam eder. Samimiyet vardır bu muhabbetlerde, hemşehricilik vardır, köylülük vardır.

Şimdi durumlar daha farklı tabi herkesin çocukları büyüdü, evlendi aileler kalabalıklaştı,. Ailelere başka köylerden ve şehirlerden insanlar girdi. Biraz daha yabancılaşıldı.

Ama insan unutmamalı köklerini. Nereli olduğunu, nereden olduğunu. O sıcaklığı ve yakınlığı içinde taşımalı her zaman. Unutturulmaya çalışılsa da hala en saf zamanları o zamanlar olarak hatırlarım. O zaman yenilen yemeğin, oturulan sofranın tadı ayrı bir güzeldi. Barış Manço’nun dediği gibi:

Sen gittin gideli içimde öyle bir sızı var ki,

Yalnız sen anlarsın.

Sen şimdi uzakta cennette meleklerle bizi düşler ağlarsın.

 

Bugün bayram, erken kalkın çocuklar.

Giyelim en güzel giysileri.

Elimizde taze kır çiçekleri, üzmeyelim bugün annemizi.

 

Sen yaz geceleri yıldızlar içinde,

Ara sıra bize göz kırparsın.

Sen soğuk günlerde kalbimi ısıtan en sıcak anısın.

 

Bu gün bayram, çabuk olun çocuklar.

Annemiz bugün bizi bekler.

Bayramda hüzünlenir melekler,

Gönül alır bu güzel çiçekler.

ETİKETLER: , , , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.