DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Gelişen Finlandiya Ve Eğitim Sistemi

Sesli Dinle

“Bir milletin ıslahı kötülerin imhasıyla değil, yeni neslin eğitim ve terbiyesiyle mümkündür.”

Gelişen Finlandiya Ve Eğitim Sistemi
06.04.2021
6.520
A+
A-

Dünyada en mutlu ülke olarak bilinen, aynı zamanda eğitim sistemiyle dünyaya örnek teşkil edecek bir seviyede olan Finler, köken itibariyle Ural halkına mensuptur. 1155 yılında İsveç Krallığı’na bağlanmıştır. Bu süreçten 1809 yılına kadar, batı tarzında kamu idaresi, sosyal hizmetler ve yargı alanlarında sağlam kuruluşların temelleri atılmıştır. İsveç gücünün azalmasıyla birlikte bağımsızlık fikri ortaya çıkmış olsa da Rus Çarına bağlı Özerk Çar Dukalığı olmuşlardır. İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız bir tutum sergilemesine rağmen Sovyet Rusya tarafından savaşa sürüklenen Finlandiya, Almanya ile savaşarak topraklarının %10’unu, ayrıca 100.000 insanı kaybetmek zorunda kalmıştır. Birçok ekonomi uzmanının imkânsız gördüğü savaş tazminatına maruz kalmalarına rağmen bir ülkenin gelişimi için uzun sayılmayacak bir süre içerisinde gelişimlerini en üst seviyeye çıkarmayı başardılar.

Fin tarihine baktığımızda, geçmiş kültürel yapıları sağlam olsa da yakın tarihte ekonomik, siyasi açıdan zor dönemler geçirdiklerini görebiliyoruz. Bu zor süreçlerden ülke olarak, ayağa kalkmasını çok iyi başardılar. Kısa sayılabilecek zaman zarfında bu başarılarını neye borçlu olabilirler? Aslında Grigoriy Petrov, “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli kitabında gelişimin nasıl olduğunu gayet güzel bir şekilde anlatmış.

Her şeyden önce millî uyanışın sembolleri olan Lönnrot, Runeberg ve Snelman günümüzde bile Finlandiya halkı tarafından saygıyla anılmaktadırlar. Lönnrot, bir milletin doğuşu ve şekillenmesi için halkın tarihi ve kültürel değerleri benimsemesi ve bunlara sahip çıkılması gerektiğinin farkındaydı. Millî destanlarını tasnif etmek ve yayınlamak gibi görevini ifa etmeyi amaç edinmişti. Çıkarmış olduğu Kalavela ile Fin milletinin bütünleşmesini sağlayan bir kaynak meydana getirmişti. Şair olan Runeberg şiirlerindeki romantik ve idealist karakterler ile ülkede millî bilincin ve millî duyguların güçlenmesinde önemli bir paya sahiptir. Lönnrot ve Runeberg’in millî bilincin oluşmasındaki katkılarını, Snelman siyasi anlamda ve hükümet düzeyinde uygulama sürecinde, gerçekçi ve uygulanabilir zemine ulaşması için mücadele etmiştir.

Snelman, toplumun her kesimine ulaşmayı hedeflemiş ve buna ilk olarak aydınlardan başlamıştı. Gerçek aydın olmanın halka karşı kibirli bakmak olmadığını, onlara iyi bir eğitim verilmesini, hayat standartlarını yükseltecek bilgilerle onların gelişimlerini sağlamalarını istedi. Din adamlarına ulaşarak, halkın dinî değerlerinden uzaklaşmasını, manevi olarak toplumun çöküşüne sebep olacağını iletti. Gençlere, çocuklara dinî değerlerle ilgili bilgilendirme yapılmasını sağladı. Orduda da büyük değişim yapıldı. İsveç döneminde galiz küfürlerin edildiği, içki içilen, kumar oynatılan bir yerdi. Subaylara askerî eğitimin önemiyle ilgili konferanslar verildi. Ordu, ailelerin çocuklarını göndermek isteyeceği bir yere dönüştü. Finlandiya’nın gelişiminde farklı kesimlere verilen eğitimler, millî bilincin kazanılması önemli; fakat günümüzdeki gelişimin devam etmesindeki en önemli faktörün ülkedeki verilen eğitimin olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple ülkedeki eğitimle ilgili birtakım bilgilendirmeler yapma gereği duydum.

Finlandiya’da zorunlu temel eğitim yedi yaşında başlıyor. Okul öncesi eğitim almak isteyen veliler çocuklarını altı yaşında okula gönderebiliyorlar. Temel eğitim için fazla acele etmediklerini görebiliyoruz. Çocuklar, okullara yürüyerek veya bisikletle ulaşım sağlıyorlar. İstisnai durumlar haricinde münferit olarak okula gidiyorlar. Yürüyüşün, hareketin önemini çok fazla anladığımız karantina günlerinde Finlilerin ne kadar doğru hareket ettiklerini görebiliyoruz.

Sabit bir müfredatları var ve kolay kolay değiştirmiyorlar. Öğretmenler okutulacak kitapları seçiyorlar. Finli öğrencilere okulun ilk altı yılında not verilmiyor. Bu süreçte yarışmacı zihniyetten daha çok öğrencilerin kendilerini, hayatı tanımalarına yönelik etkinlikler yapıyorlar.  Altı yılın sonunda ülkedeki tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genel bir imtihana tabi tutuluyorlar. Daha fazla sorumluluk almalarını sağlamak gayesiyle okuldaki tüm işler öğrenciler tarafından yardımlaşma esasına göre yapılıyor. Teoriden daha çok uygulama esaslı eğitim veriliyor. Öğrencilerin kendilerini rahat hissedeceği bir ortam oluşturuyorlar. Yaparak, yaşayarak öğrenmeyi amaçlıyorlar. Günlük ders saatleri 4 saat.  Sadece 4 saatte yeterli nitelikte eğitim verilmesinin yeterli olduğunu görüyoruz.  Etüt, hafta sonu kursu vb. durumlar söz konusu değil. Öğretmenler en az yüksek lisans mezunu ve haftada asgari iki saat hizmet içi eğitim alıyorlar. Öğrenemeyen öğrenciden daha çok, öğretme zorluğu yaşayan öğretmenin gelişimine yönelik çalışma yapıyorlar. Eğitim sistemi etkinliğe dayanıyor. Bu sebeple ses çıkmayan sınıfla ilgili soruşturma açılabiliyor.

Nesiller, milletlerin geleceklerini teşkil eder. Bir Çin atasözü; “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan adam yetiştir.” der. Finliler insana yatırım yaptılar. Bugün meyvesini topluyorlar. Onun için her yaşta eğitim önemlidir. Fakat geleceğin teminatı gençlerimizi yetiştirmek daha da önem arz ediyor. Çünkü milletlerin (devletlerin, toplumların) geleceği veya bekası buna bağlıdır. “Bir milletin ıslahı kötülerin imhasıyla değil, yeni neslin eğitim ve terbiyesiyle mümkündür.”

Gelecekte daha huzurlu, daha müreffeh bir Türkiye için eğitim, yine de eğitim. Fakat kaliteli, hayata dönük ve tatbikî eğitim.

 

Kaynakça Grigoriy Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde, ekipedu.com, kitap.yazaroku.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.