DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Çıkartın Telefonları

Sesli Dinle

Gereksinimlerimizi karşılamak için emeğimizi ve vaktimizi sermaye ettik madem, karşılığını talep etmek de en doğal hakkımız…

Çıkartın Telefonları
09.07.2021
7.200
A+
A-

Sokak röportajlarını izlemeyi ve dinlemeyi oldum olası severim. Sokağı seviyor oluşumun etkisiyle beraber o röportajların sahiciliği de beni kendine çeker. Genelde insanlar aniden uzatılan mikrofona kurgusal cevap verecek vakit bulamıyor ve içindekileri olduğu gibi döküveriyor. Röportajların sahiciliği de -kimi zaman ortaya çıkan- komiklikleri de buradan kaynaklanıyor. Tabi her zaman komik durumlar ortaya çıkmıyor, kimi zaman isyan, kimi zaman dertler, kimi zaman da orijinal fikirler çıkıyor. Sokak röportajları, sokağın kendisi gibi her türlü sürprize gebe. Muhabirlik yaptığım dönemde de sokak röportajlarını tam da bu sebeple çok severdim. Şu an da bir izleyici olarak sokak röportajlarını severek takip ediyorum.

 

Sizler de benim gibi sokak röportajlarını ilgiyle takip ediyorsanız, vaktiyle açım diye isyan eden vatandaşa “telefonunu çıkartsana” diyen genci hatırlarsınız. Röportajdaki genç, çiftçi olduğunu söyleyen yaşlı amcanın “açım” feryadına, “telefonunu göstersene” şeklinde tepki verince kamuoyunda da bir tartışmaya sebep olmuştu. Genç kendince amcanın cebinde binlerce liralık telefon olduğunu düşünmüş ve oradan hareketle adamın aç olmadığını ispatlamak istemişti. Fakat genel kanaat “çiftçinin cebindeki telefon bile lüks görülür oldu.” Şeklinde oldu tabi. Aksini iddia edenler de oldu elbette ama sayısı oldukça az oldu. En azından biz öyle olmasını ümit ettik diyelim. 

 

Sonra ne mi oldu? Çiftçi amca cebindeki eski model telefonu çıkarıp “ben gerçek bir insanım telefonum da bu.” Demişti.  Peki tersi olsaydı, amcanın cebinden kaliteli bir akıllı telefon çıkmış olsaydı bu amcaya lüks görülüp, yaşadığı sıkıntıları anlatmak adına bir isyan cümlesi olarak “açım” serzenişini çöpe mi atmak gerekirdi? Toplum olarak lüks ve ihtiyaç algılarımızla o kadar çok oynandı ki, bazı temel gereksinimler bile lüks görülmeye, dahası kanıksanmaya başlandı. Lüks nedir, ne değildir, bunu biraz tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Ve de temel ihtiyaçlarımızı bile bizlere lüks görenlere tane tane neler lüks değildir anlatmak istiyorum.

 

Önceki yazılarımı okuyanlar bilirler, TDK tanımlamalarını çok sever çok da paylaşırım. TDK sözlüğünde “lüks” şu şekilde tarif ediliyor;

  1. Gösterişli, şatafatlı olan
  2. Gereksinim dışı olan

Öyleyse gösterişli olmayan, gereksinim duyduğumuz “şeyler” bizim için lüks değildir. Aksini iddia edenleri TDK ile baş başa bırakıyor aradan ayrılıyorum. Buradan hareketle lüks olmayan, ama ülkemizde “maalesef” lüks olarak görülen birtakım gereksinimleri sıralamak istiyorum.

 

Şehre bir film gelir ve taze mısır kokusu eşliğinde izlersin eşinle dostunla, bu lüks değildir. Bütün kış çalışırsın, muhtemelen haftanın altı günü gün doğumundan batımına koşturur durursun… Sonra sevdiklerinle ülkenin güzide yerlerinden birine kendini atıp yorgunluğunu almak istersin, bu lüks değildir. Hayatın rutinliğinden sıkılırsın, bir hobi edinir zihnini ve ruhunu dinlendirmek istersin, bu lüks değildir.

Estetik zevklerini geliştirmek, sanatsal yönünü keşfetmek istersin, bunu gerçekleştirebileceğin bir platforma üye olur zamanını harcarsın, bu lüks değildir.

Hafta sonu vaktini geçirebileceğin, bahçesinde sallanan sandalyeyle kendini dinleyebileceğin bir ev istersin, bu lüks değildir.

 

Özgürce seyahat etmek için bir araba istersin, bu lüks değildir. Sağlığını ve özgüvenini kazanmak için spora vakit ve nakit ayırırsın, bu lüks değildir. Yine sağlığın ve estetik görünümün için dişlerini yaptırmak istersin, bu lüks değildir. İstediğin bir kitabı, sevdiğin bir meyveyi, yakıştırdığın bir kıyafeti almak istersin, bu lüks değildir. Ufkunu geliştirmek, içine doğduğun dünyayı tanımak, Yedi Milyar insanın en azından bir kısmına kanlı canlı şahit olmak için birkaç ülke gezmek istersin, bu lüks değildir. Eşini alıp hoş lezzetleri olan bir restoranda, fiyatlara bakıp yutkunmadan bir şeyler yiyip içmek istersin, bu lüks değildir.

 

Liste daha da uzayabilir ama asıl meseleyi anlamak için yeterli diye düşünüyorum. Artık hayatımızda birçoğu lüks gibi görünen gereksinimlerimizin lüks olmadığını haykırmak için sokak röportajında mikrofon uzatılmasını beklemeyelim. Gereksinimlerimizi karşılamak için emeğimizi ve vaktimizi sermaye ettik madem, karşılığını talep etmek de en doğal hakkımız…

Aksini iddia eden varsa çıkarsın telefonu.

YORUMLAR

  1. Elanur dedi ki:

    Maalesef ki artık tüm tüketim ihtiyaçlarımızda canımızın istediği şekilde değil, paramızın yettiği şekilde, ertelemeler yaparak, bütçemizi ayarlıyoruz. Ve millet olarak bir vantrolog gibi karnımızdan konuşuyoruz. Umarım herşey yoluna girer. Bu hafta da kanayan bir yarayı gündeme getirmişsiniz. Yüreğinize sağlık.

    1. Hanifi AKTAŞ dedi ki:

      Teşekkür ederim. İfade ettiğiniz gibi, umarım herşey yoluna girer.

  2. Rıdvan Çicek dedi ki:

    Maalesef ki bizde durum böyle 🙏

    1. Hanifi AKTAŞ dedi ki:

      Vaziyet-i Umumi