DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

ŞİİR ROMANTİZMİ

ŞİİR ROMANTİZMİ
28.04.2020
10.346
A+
A-

“Şiir okuyan erkek romantikliği diye bir şey var.”?

Bazı şairlerin, bazı şiirlerini severim ama kendim ve içimden okumak kaydıyla. Ama kadınların şiir okuyan erkek romantikliğine bayılıyorum. Cinsiyet fark etmez biri bana şiir okusa, hatta şiir okunan bir ortamda bulunsam gülerim. O şairane hâl ve tavırlar, davudî olsun diye zorlanan ses, vurgular… Yazarken şiştim.

Bir zaman, bir arkadaşım, konuştuğu çocuğun kendisine şiir okuduğunu söyledi. İlk tepkim “gülmedin mi?” oldu.

Şarkı söyleyenlere de ayrı gülüyorum. Ben her şeye gülüyorum sanırım. Sahne yerine aramızda bulunan birine sesin güzel gazıyla şarkı söylettiler mi benim çene düşüyor. Hele dramatik bir şey söylüyorsa öff. Bir de şarkı söylerken ya da eşlik ederken yüzüne bakarak söyledikleri bir an oluyor ya muhtemelen aynı coşkuyla eşlik etmen için, ne tarafa güleceğimi şaşırıyorum.

Bir arkadaşımın arkadaşı terkedilmiş, onu anlatıyor ağlak halde, üzüldük tabii, sonra bu başladı saçma sapan şarkılar açıp eşlik etmeye, nasıl zevksiz. En son Gülben Ergen şarkısı açıp yüzüme yüzüme söyledi dedim Allah kahretsin bu nasıl tip?

Bir ton sıkıntım var ama ben bunları yazıyorum. Çünkü meseleleri mesele etmezseniz; ortada mesele kalmaz.

—-

Aslında istiyorum ki güzel şeyler yazayım, iyi şeyler düşüneyim ama kendim, ailem, hayatımdaki insanlar, çevremdekiler ve tanımadığım yüzlerde sürekli mutsuzluk görüyorum. Daha kötüsü bunu hissediyorum.

Düşünmemeye çalışsam da düşünüyorum; düşündükçe daha da büyüyor, daha da içinden çıkılmaz bir hâl alıyor her şey. Önce bir şeylere kızıyorum, birilerine; sonra şansa ve daha başka birçok şeye. Bazen yeterince cesur olamadığıma, bazen cesur olamamamın sebeplerine. Kızgınlığım, küskünlüğüm bir türlü bitmiyor, azalmıyor. Sürekli şikayet ediyorum; şikayet ettiğim insanlara bakıyorum, bazen bildiğim acılarından utanıyorum; bazen bilmediğim neler var diyorum. Sonra derdini anlatan insanlara bakıyorum; dert dediği bu mu gerçekten diye kendi dertlerime üzülüyorum.

Sonuç olarak bu mutsuzluk hâlimin her yerime işlediğini fark ediyorum. Keşke elimden daha fazlası gelse, daha iyisini yapabilsem, daha iyi olabilsem, her şey daha güzel olsa istiyorum; olmuyor. Ama hayat böyle de gitmiyor. Gidiyor da, hüzünlü hislerle.

Bir çok şey söylüyorum, bir şeyler yazıyorum; ama söyleyemediklerim, yazamadıklarım çok daha fazla ve benimle beraber içimde çürüyor.

Sevdiklerimiz hayattayken, yanımızda, yakınlarımızdayken, sağlığımız yerindeyken, elimizdekilerle daha iyi ne yapabilirsek, nasıl mutlu olabilirsek öyle yaşamak lazım. Mutlu olmak çok zor; ama aslında çok kolay. Önce içimizdeki mutsuzlukları sökmek lazım.

Bugün güneş açtı burada sanki bahar gelmiş gibi. Hepimiz için daha mutlu günlere.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.